Bekleyen bir millet olduk


26 Ağustos 2014
Okuma : 33.033

Bankada, Hastanede, SGK ve birçok yerde bekle babam bekle… Biliyoruz ki insanın zamanı çok değerlidir. Bir saniyesini bile boşa geçirmek istemez. Ama istese de istemese de saatlerini boşa geçirir. 

Bazen bir fatura kuyruğu, bazen maaş kuyruğu, bazen de otobüs beklerken geçen dakikalar, saatler. Hatta otobüsler insanları o kadar çok bekletmiş olacaklar ki espiri konusu haline gelmişler. Ne zaman acele bir işiniz olsa zamanında yetişilmesi gereken bir yere otobüsle gitmeniz gerekse en erken gelecek olan otobüse bilet alırsınız, ama ondan bir buçuk saat sonra gidecek olan otobüs gider, siz bilet elinizde beklersiniz. Tabi sinirleriniz tepe noktasına ulaşmıştır. Firmadan bir özür yada hiç değilse bir açıklama beklersiniz ama onlar sizden sinirlidir yada çok fazla sakindirler, “yoldaymış 15-20 dakikaya gelir”. Siz bir başa dönüş yaşarsınız, terminale girmişsiniz, elinizde çanta etrafınızı sarıyorlar “şurası mı? Burası mı?. Gideceğiniz yeri söylüyorsunuz birisi bilet kesmeye başlıyor “yok hayır, bir dakika, şu saatte orada olmam gerekiyor, ilk önce hangisi geliyor? “ diyorsunuz, “15 dakika sonra “ diyor, “yalan söylüyor 1 saatten önce gelmez” diyor öteki. İki firma ağız dalaşı yapıyor ama sen 15 dakika sonra gelecek otobüse bilet alıyorsunuz. Bilet aldıktan sonra her şey bitiyor, sessizliğe gömülüyor, sadece her 15 dakikada bir otobüsün nerede kaldığını soruyorsunuz ve her biri birbirinden sinir bozucu cevaplar alıyorsunuz. Bir de bir dakikalık bile geç kalış insanın hayatını değiştirebilecek sonuçlar doğuruyorsa beklemek daha da zor gelir insana, sanki zaman durmuştur. Örneğin, okul kayıtlarının son günü ve sen halen oradasın, birliğe teslimi gecikmiş bir askersin, ölmek üzere olan bir yakınının var, helalleşmen gerekiyor ama senin otobüsün gelmiyor ki. Lütfen üç kuruşluk menfaatler için insanları zor duruma düşürmeyin. Beklemek zor tabi, bir de hem beklediğinizi hem de haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız daha da zor bir hale gelir. 
Bankalar da insanların en çok bekletildiği yerlerden biridir. Numaratörler konulmuş haksızlık önlenecek, itiş-kakış önlenecek diye, ama bazı bankalar bu numaratörleri farklı bir şekilde kullanıyor. Numaranızı alıyorsunuz beklemeye başlıyorsunuz, buraya kadar her şey normal ama birazdan bakıyorsunuz sizden sonra gelen kişilerin sıraları geliyor sizin numara bir türlü gelmiyor. Neymiş, o bankanın kartını kullananlar ayrıcalıklıymış, yani kısaca kaba tabirle ya bu deveyi güdeceksin, yada bu diyardan gideceksin. Bizim bankamızın müşterisi olmazsan böyle beklersin, biz de seninle ilgilenmeyiz, bizim müşterimizden fırsat kalırsa senin işini hallederiz. Ama o banka yetkilileri şunu atlamış; burası Türkiye, yurdum insanı her şeye mantıklı olmasa da bir çözüm bululur elbet, bunu da buldu. Hiç tanımasa da banka müşterilerinden banka müşterilerinden birinin kartını kullanıp numara alabilir. Kimse böyle bir ricayı geri çevirmez ama bunlara gerek olmamalı. Bir de sanki kuralmış gibi bankada olsun, postanede olsun, markette olsun, insanlar kalabalıklaştıkça gişedeki elemanlar birer birer kaybolur, bir de bakmışsın tek gişe çalışıyor, birazdan onun da cebi çalar boş gişelere bakar kalırsın. Hepimiz böylesi anları yaşamış, sinirlerimiz gerilmiştir. Bir de açıkgözler yüzünden beklersiniz, buna da çok sık rastlanır. Markette kasiyerin önünüzdeki kişinin işini halletmesini beklersiniz, kredi kartı şifresi veriyordur ya da yada nakit ödeme yapıyordur, hani biraz uzak durursunuz kişi rahatsız olmasın diye ama o da ne? Arkadan cingözün biri sanki siz yokmuşsunuz gibi uzatıverir kasiyere elindekileri. Aslında burada beklemek değildir insanı kızdıran, biraz önce söylediğim gibi siz yokmuşsunuz gibi davranılmasıdır, yoksa kimse birkaç dakikayı problem etmez. Beklemek veya bekletilmekten kimsenin hoşlanmadığı bilakis herkesin nefret ettiği tartışmasız kabul edilir bir durumdur. Ama ya bekletmek(!) işte orası biraz farklı, bekletilmekten hoşlanmayan bizler bekletmekten o kadar nefret etmiyoruz, hatta baya seviyoruz galiba, kadınlar erkekleri bekletir, patronlar elemanını, iş yapan iş yaptıranı…bekleten bekletene. Ya aslında bekletmek sinir bozucu falan değil, tabi bekletenin penceresinden bir de bekleyen gözüyle bakarsan(!)… bunun çözümü empatiden başka bir şey değildir. Tam çözüm olmasa da yarım saati 15 dakikaya indirir, bu da P’dir. Ve insan ömründen P boş zaman tasarrufu. Kulağa fena gelmiyor değil mi? 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir