Bize ne oldu böyle? Ne değişti veya ne değiştirdi?
Her milletin millet olma özellikleri vardır. Türk Milleti’nin tarih boyunca özelliği yardımseverliği, komşusu aç iken tok yatmaması, devlet ve millet işine ihanet etmemesi, hak hukuk ve adaletten uzlaşmaması, millet malını canından aziz bilmesi, bir karış toprağı için binlerce askerini feda etmekle gurur duyması, herkesin haklarına saygı duyması gibi binlerce güzel değerleri üzerinde taşımasıdır.
Dün bu özelliklerimiz sayesinde dünya imparatorlukları kurduk, yönettik ve dünya uluslarından saygı gördük.
Bugün ne oldu bize?
Ne değişti veya ne değiştirdi?
Neydik ne olduk ta bu özellikleri bir çırpıda bir kenara bırakıp, hiç de bize yakışmayacak davranışları alışkanlıklara dönüştürdük.
Hakk’ın huzurunda yalan söylemeyi, adaleti yanıltmak için her yolu mubah bilmeyi, “devletin malını deniz, yemeyen d…” sözünü, “benim karnım tok olsun da kim ne yaparsa yapsın” felsefesini, “Fırat’ın kıyısında bir kuzuyu kurt kaparsa sorumluluk çobanın bana ne” felsefesini, “önce ben sonra yakın çevrem sonra devlet” felsefesini bize kim aşıladı?
Bu istenmeyen ve bize yabancı olan davranışları bizim eskiden beri uygulamadığımız davranışlarmış gibi gösterme ve yeni nesle bunu aşılamamayı kim veya kimler sağladı.
Bir ulus, öz benliğinden yabancılaştırılıp bambaşka bir özelliğe büründürülmeye çalışılıyorsa, vay halimize.
Bu kültürel konuşmanın eseridir. Devleti idare edenlerin bu değişimi görüp, bu değişme ve başkalaşıma karşı gerekli tedbiri almalıdır.
Şu unutulmamalıdır ki; milletleri millet yapan, değerleridir. Bu değerler o milletin sonsuza kadar devamını sağlar.
2. dünya savaşında yerle bir olan Japonya, bu değerleri sayesinde dimdik ayakta ve dünyaya “ben buradayım, ayaktayım, güçlüyüm” demektedir.
Ya biz neredeyiz?